Bu Blogda Ara

30 Ekim 2012 Salı

Chios - Χίος - Sakız Günlüğü

Sakız Adası... Çeşme'nin hemen 45 dakika ötesindeki komşu... Güzel bir haftasonu için ideal...

Sakız Adası'ndaki evimiz Chios Rooms... (www.chiosrooms.com) Sakız Adası'na gidenlerin genelde Chandris Otel'de kalmalarına ve hiç kalmamama rağmen Chandris'in bende hep iyi bir otel olduğu hissi uyandırmasına rağmen ben hep Chios Rooms'da kalıyorum.

Neden bu pansiyon derseniz?
1-Chios Rooms, Chandris ile aynı deniz manzarasına sahip
2-Eski bir Rum evi... Dolayısı ile yüksek tavanlı tarihi bir evde kalıyorsunuz
3-Sabah ikramı olan kahvesi ve ev yapımı kekleri çok lezzetli
4-Chios Rooms'u işleten Don sizi bir ev sahibi gibi ağırlıyor...

Neden bu pansiyonda kalmamalıyım derseniz?
1-Öyle televizyon, saç kurutma makinası, boy aynası gibi konforlar yok
2-Özel banyo istiyorsanız bunu rezarvasyon yaparken belirtmelisiniz. Bazı banyolar odanın içerisinde bazısı odanın dışında... Dolayısı ile rezarvasyon yaparken nasıl bir oda istediğinizi belirtirseniz sorun ile karşılaşmazsınız.
3-Pansiyonun altında kebap restauranları olduğu için balkonda biraz kokuya maruz kalabilirsiniz... Ama çok rahatsız edici değil... Manzara da düşünüldüğünde görmezden gelebilirsiniz...


Chios Rooms Manzarası
 

Nerede yemek yiyelim derseniz?
Ta Delfinia (Τα Δελφίνια): Lezzetli bir akşam yemeği için gidebilirsiniz. Biz Sinem ile kaldığımız iki gece de orada yemek yedik. Sahibi, Yannis Tsakiris (Ιωάννης Τσακίρης) iyi bir işletmeci... Yemekler çok lezzetli, servis hızlı... Kalamar yemeden dönmek olmaz... Akşamları oldukça kalabalık...
 

Tatlı ve kahve için ise "Pudra Şekeri ve Tarçın" anlamına gelen "Ahni ve Kanela" (Άχνη και Κανέλα)

Ve nerede eğlenelim derseniz... Sueno... Metropolis... Remezzo... İlk üçte yer alır... Eğlence haftasonu gece 12'den sonra hareketlenip sabaha kadar sürer Sakız'da...




23 Eylül 2012 Pazar

Samos'a dair çok kısa...

21 Eylül 2012 Cuma...
Dream pansiyon'un önü...
Merdivenlerde oturdum...
Harika bir manzara...
Dünyanın en harika manzarası değil biliyorum ama benim için o an öyle...
Merdivenler...
Evinin önünü temizleyen Yunanlı yaşlı kadın...
Eski sarı boyalı bir ev...
Aradan görünen deniz...
Kırmızı çiçekleri ile sokağı güzelleştiren ağaç...
Sarı bir bayrak...
Yanında oturduğum dökülmeye yüz tutmuş duvar...
Ve sayısız düşünce...

22 Eylül 2012 Cumartesi

Selimiye... Eylül'de Gidilebilecek En Güzel Yerlerden Biri...

18 Eylül 2012 Salı günü Datça'dan sabah erken Selimiye'ye doğru yola çıkıyorum... Selimiye, dağlarla çevrilmiş büyük bir havuz gibi. Eylülde insanın gidip de dönmek istemeyeceği güzellikte...

Otelim Caridea... Denize sıfır... Önünde küçük bir iskelesi, denize kurulmuş hamağı ile sevimli bir otel... Otelimin yanındaki Aurora'dan her müzik sesi geldiğinde anlıyorum ki bir yelkenli daha yeni bir limana doğru yola çıkıyor...

Yemek yenilecek yerler:

Öğle yemeği için bir öneri: K&S Cafe Bistro diye geçse de bizim tabirimizle güzel bir lokanta... Etsiz yaz türlüsü ve cacık yedim... (9 TL)

Akşam yemeği önerileri:
Caridea: Caridea, Otelimin restaurantı... Yemekler normal, ambians ve iyi hizmet yemeklerin lezzetinden çok daha üstün... Sloganları "Gökyüzünde yemek"; gerçekten de öyle gökyüzü ile deniz buluşuyor yemek yediğiniz yerde...

Paprika: Paprika köyün merkezinde... Köy öyle küçük ki aslında heryer köyün merkezinde ama burası için merkezin de merkezi diyebiliriz... Akşam üzeri kahve keyfimi burada yapıyorum, hafif bir akşam yemeği (salata, sigara böreği) de deniyorum. Hepsinde en güzel şeyin sunum olduğunu söylemek doğru olur... Balık yemeği düşünmüyorsanız, hafif birşeyler yemek, bir kokteyl içmek, ya da kahve tatlı keyfi için ideal...
Denememiş olmak ile birlikte bende merak uyandıran iki yer oldu. Biri meşhur Sardunya restaurant'tı... Akşamları çok kalabalık... Diğeri de Aurora... İkisinin de tek dezavantajı önünde yelkenliler olduğu için denize değil de yelkenlilere bakarak yemek yiyorsun...

Selimiye'deki akşam yemeklerinden sonra anladım ki, ortam öyle güzel ki, lezzeti insan sorun etmiyor...
 

21 Eylül 2012 Cuma

Datça anlatılmaz yaşanır...

16 Eylül Pazar sabah erken çıkıyorum yola... Marmaris üzerinden Datça'ya ulaşmak hedefim... Yer ayırtmadım, plan yapmadım... Doğaçlama bir gezi benimkisi... Bir el çantası, bir kitap, terlikler, mayo, güneş kremi...Haydi yolculuk başlasın...

Datça'ya ulaşır ulaşmaz ilk olarak kalacak bir yer aramaya koyuluyorum. Ve otelimi buluyorum, Bora Otel... (www.borahotel.com.tr) Yat limanına yürüme mesafesinde... Bu sizi yanıltmasın Datça'da heryer aşağı yukarı yürüme mesafesinde :) Ama Bora Otel'de kalırsanız limana 2 dk. içinde inebiliyorsunuz... Ben Eylül'de Datça'da olduğum için bulunduğum yer çok gürültülü değildi ama belki Temmuz-Ağustos'ta gürültülü olabilir. Ama Datça'da her zevke uygun kalınabilecek yer var...



Yemek yenilebilecek yerler:
Badem Cafe... Kendi küçük lezzeti büyük bir yer... Yat limanında... Benden sunumu ve lezzeti ile 5 yıldızı aldı (Tatilde olduğum, keyfim de yerinde olduğu için, bir de Datça'nın etkileyiciliğini işin içine katarsak notumun biraz bol olacağını göz önünde bulundurabilirsiniz)... Unutmadan, yemekten sonra sıcak tahin helvası ikram ediyorlar...


Denediğim diğer yerlerden biri de Girit Mutfağı... Denize sıfır, masalar kumsala konmuş... Lezzet 10 numara değil ama ortam, çalan Türk Sanat Müziği parçaları insanı alıp başka bir dünyaya götürüyor... İkramları olan buz gibi kavun ise yemekteki parlayan yıldız...

Eski Datça: Datça'ya gittiyseniz uğramadan geçmek olmaz... Çok küçük olsa da atmosferi güzel... Not: Eski Datça'da yürüken üzümleri kuş yetiştiren bir amca  "Biz yiyorduk, size de ikram edelim" deyip ikram etti...

Datça'da yapılabilecek en güzel şeylerden biri de tekne turuna çıkmak... Ben Burak Tur ile çıktım. Gittiğim yerler: Dilek Mağarası (Yüzmüyorsunuz, sadece görsel), Domuz Çukuru, Hayıt Bükü (Mesudiye), İnce Burun, Akvaryum, Kargı Koyu... Kısa tur diye de adlandırılıyor ama pek de kısa değil 10.30 ile 17.30 arasında... Diğer tur daha erken başlayıp daha geç bitiyor... Bana daha çok yüzmek istiyorsanız kısa turu seçin dediler, çünkü Knidos, Palamut Bükü turunda zamanın büyük kısmı yolda geçiyormuş...

 

28 Ağustos 2012 Salı

İtalya'da Son Durak Ancona...

Ancona, 102 bin nüfuslu küçük bir şehir. Bir liman şehri olan Ancona, Roma'nın 280 km kuzeydoğusunda yer alıyor. Adriyatik kıyısında olan şehir için "sakin" kelimesi çok uygun diye düşünüyorum.

Ancona'ya gidiş nedenim, arkadaşım Banu'nun yaşdığı yeri görmek ve koşturmacalı bir İtalya turu sonrası son İtalya günümü sakin dinlenerek geçirmekti.


Ancona'nın güzel bir sahili var, denize girmek bizim alıştığımız anlamda çok güzel olmasa da manzarasının tadı hala damağımda...
Ev sahibim, İtalya Turu yoldaşım ve arkadaşım Banu... :)
 

27 Ağustos 2012 Pazartesi

21-23 Temmuz 2012 Cinque Terre Rüyası...

Cinque Terre 5 köyden oluşuyor. Köylerin hepsi deniz kenarında ve deniz manzaralı dağ yolları ile birbirine bağlı...  İster yürüyün, ister köyler arasında botla ya da trenle seyahat edin, size kalmış... Köyler sırası ile: Riomaggiore, Manarola, Corniglia, Vernazza, Monterosso


Cinque Terre'de kalınabilecek en güzel köylerden biri Vernazza. Biraz daha kalabalık ve kumsal beklentiniz varsa Monterosso'yu da tercih edebilirsiniz. Ama denize kayalardan girmek hoşunuza gidiyorsa, güzel, sakin, şirin bir köy ortamı istiyorsanız Vernazza muhteşem...



Köyler arasında denize paralel dağ yolları var. Hepsi muhteşem deniz manzaralı. Biz sadece iki köy arasında (Riomaggiore-Manarola) yürüdük. Yürümesi kolay, biz yürürken oldukça sıcaktı ama yine de 20 dakika'da zorlanmadan yürüdük.
Riomaggiore'den Manarola'ya...

Günlük Cinque Terre Card kullanabilirsiniz, çünkü yürüyüş yolları dahil ücretli, bir gün boyunca beş köyü dolaşmak için Cinque Terre Card almak mantıklı...

Vernazza'da Maria ve Giacomo'nun sahibi olduğu ve kiraladıkları Maria Capellini Rooms adını verdikleri 2 oda var. Biz ikisini de denedik. Biri charming room, diğeri cozy studio. Cozy studio'ya dar bir merdivenden biraz tırmanıyorsunuz ama oda çok temiz ve şirin. Charming room ise giriş katı bir adım ile deniz ile karşı karşıyasınız. İki oda da çok güzel ve sanırım Vernazza'da kalınabilecek en iyi yerler arasında. Maria ve Giacomo çok nazikler. Giacomo iyi düzeyde İngilizce, Maria ise sadece İtalyanca konuşuyor ama iki dili de bilmeseniz bile onlarla anlaşamamak imkansız. mariacapellini@hotmail.it, www.mariacapellini.com
 Vernazza      
 Riomaggiore
 
 

20 Temmuz 2012... Yolunuz Floransa'ya Düşerse...

 
Floransa'da bir gece kalıyoruz. Kaldığımız otel Pensione Canada... Bir yıldızı olaan otelimiz, bulunduğu yer ve temizliği ile bizden 5 yıldızı alıyor... Tek sıkıntımız, İtalya'da pek çok yerde karşılaştığımız valizler ile o daracık merdivenlerden tırmanıştı...

Floransa tam bir sanat şehri... Ufizzi müzesi hemen her turistin uğrak yeri. O nedenle, bizim gibi biletlerinizi internetten almadıysanız 2 saatin üzerinde beklemeyi göze almalısınız.

Duomo gerçekten ihtişamlı. Özellikle de kubbe. Kubbeden (eğer çıkmayı başarabilirseniz, çok dar ve dik bir merdivenden, zaman zaman sadece taş ile çevrilisiniz, 15 dakika kadar tempolu bir tırmanış ile kubbedeki hedefinize ulaşıyorsunuz) panaromik bir Floransa manzarası izlemeniz mümkün. Eğer kondisyonunuza güvenmiyorsanız ya da kapalı yerlerde kalamıyorsanız aşağı yukarı benzer bir manzarayı Piazzale Michelangelo'dan da seyredebilirsiniz.

Ponte di Vecchio
Nehrin üzerindeki eski köprü... Gün batımında büyüleyici... Üzeri her daim kalabalık... Eğer bizim gibi şanslıysanız çok güzel bir konsere de denk gelebilirsiniz.


Piazzale Michelangelo
Nehrin yukarısına doğru tempolu bir yürüyüş ve biraz merdiven ile eşsiz bir manzaraya sahip Piazzale Michelangelo'ya ulaşabilirsiniz.
Gün batımını orada izlemek kesinlikle Floransa'da yapılabilecek en iyi şeylerden biri...

Aperitivo Keyfi
İtalya'daki en güzel deneyimlerden biri. Akşam yemeği öncesi birşeyler içip sadece içkiye para ödeyerek içkinizin yanına açık büfeden lezzetler seçiyorsunuz. Floransa'daki Aperitivo'muzu Piazzale Michelangelo yolu üzerinde gördüğümüz Bevo Vino'da yaptık. İçkiler güzel, açık büfedeki yemekler çok lezzetli... Yolunuz düşerse deneyebilirsiniz...





 

7 Ağustos 2012 Salı

Her Yol Roma'ya Çıkar...

18-25 Temmuz 2012 İtalya Gezisi Notları:
İLK DURAK ROMA

18 Temmuz 2012 Çarşamba ROMA'ya Varış: İstanbul aktarmalı uçağım Çarşamba öğleden sonra Roma'nın Fiumicino Havalimanı'na varıyor. Banu ile anlaştığımız üzere Termini istasyonuna varmak üzere havalimanı çıkışındaki shuttle'ları kullanıyorum (Kullandığım firma Terravision). 5 Euro ödeyerek Termini istasyonuna ulaşıyorum. Roma'da iki gece kalıyorum. İki gece belki çok detaylı bir Roma turu için yeterli değil ama Roma'nın yıldızları denebilecek pekçok yeri görebilmek ve göremediğiniz yerler için "Bir dahaki sefere!" diyerek kendinize Roma'yı tekrar ziyaret etme şansı vermek için ideal. Elbette sabah erken saatte başlayıp gece geç saate kadar süren bir turdan bahsediyorum.

Roma'da gördüğüm yerler: Vatikan, Pantheon, Colesseum, Piazza Navona, Trevi Çesmesi, Piazza Venezia, İspanyol Merdivenleri, Trastevere, Via Condotti... Roma gecesi ve gündüzü ile tam anlamıyla büyüleyici...

İlk gece Aşk çeşmesi, Pantheon ve Piazza Navona'ya gidiyoruz. Gece mutlaka görülmesi gereken yerler... Aşk çeşmesine bozuk para atmayı ihmal etmiyoruz bir daha gelebilelim diye. Piazza Navona yakınında önünde kuyruk olunan pizzacılar görüyoruz. Pantheon gece büyüleyici ama biz majitolarımzı elimize alıp Roma'nın sevimli meydanı Piazza Navona'da oturup sokak gösterilerini izlemeyi tercih ediyoruz.

İkinci gün turumuz sabah erken başlıyor... İlk durağımız sabah erken çok kalabalık olmadan Vatikan. Burada ilk not "kıyafet". Omuzlarınız kapalı olacak ve diz altına kadar uzanan birşey giymiş olacaksınız. Biz etek ve şortla gittiğimiz için Banu ile oradan aldığımız takım kamuflaj desenli pantalon eteğimiz ile tüm Vatikan'ı dolaşıyoruz. Vatikan dünyanın en güzel müzelerinden biri. Sistina Şapeli kesinlikle görülmeye değer. (Saat kaç olursa olsun müze girişinde kuyruğa hazır olun)

Via Condotti: Alışveriş Caddesi... En şık mağazalar burada...
İspanyol Merdivenleri: Gittiğimizde çiçekler ile süslü olmasa da keyifli...

Roma'da Lezzetler
19.07.2012 Perşembe öğle yemeğini İspanyol Merdivenleri yakınındaki "Via della Croce"de yer alan Pasta Fresca'da ayak üstü yiyoruz. Tabelasında 1918'den günümüze yazıyor, ev yapımı lezzetli makarna için güzel bir seçim...

Aynı akşam yemeğimizi "Giggetto al portico d'ottavia"da yiyoruz.
Yediğimiz ve çok beğendiğimiz yemekler:
*** Carciofi alla romana: Körpe İtalyan enginarı sarımsak, nane ve zeytinyağı ile sunuluyor.
*** Cannelloni ricotta e spinachi: Ispanaklı kremalı makarna
*** Straccetti con carciofi: Enginarlı biftek


  

29 Haziran 2012 Cuma

23-25 Haziran 2012 - Rodos Gezisi

23-25 Haziran 2012 - Rodos Gezisi
Kaldığımız Otel: Kolymbia Bay Art Hotel (Rhodes Island, 85103 Kolymbia, Greece)
http://www.kolymbia.gr/Kolymbia-Bay-Art.html
Çok keyifli bir beach olan Kolymbia'daki (Κολύμπια) otelimiz çok güzeldi. Denize yürüyerek beş dakika mesafedeki otelimiz adanın pek çok diğer güzel yerine ulaşabilmek için de ideal bir yerde.

Kolymbia Express ile Lindos (Λίνδος) Adasına Yat Turu
Hareket noktası To Nissaki Cafe Bar olan kayığımız önce doğrudan Lindos'a gidiyor. Yol boyunca çok güzel manzaralar size eşlik ediyor. Lindos harika bir koyda bulunan şirin bir Yunan köyü. Bir tepenin yamacında olduğu için biraz tırmanmak gerekiyor. Ama yardımınıza Lindos Taksi adı verilen eşekler yetişiyor ve eğer isterseniz sizi tepedeki kaleye kadar çıkarıyor. Köy Rodos'da görülmeden dönülmemesi gereken yerler arasında. Kayığımız dönüş yolunda Agathi (ΑΓΑΘΗ), Red Sand, Tsambika (ΤΣΑΜΠΙΚΑ) gibi çok güzel koylara uğruyor. Bu yolculukta size şarap ve karpuz servisi eşlik ediyor. Bu yolculuğu eğlenceli hale getiren çılgın kaptanımız Antonis'i de unutmamak gerekli...


Lezzetler ve Restorantlar

 To Nissaki...


1-ΤΟ ΝΗΣΑΚΙ - To Nissaki Cafe Bar Restaurant
Gece muhteşem. Kumların üzerinde denize sıfır masalar. Lezzeti harika deniz mahsulleri... Kolymbia beach'de mutlaka gidilmesi gereken bir yer...

2- ΤΑΒΕΡΝΑ ΠΕΡΙΥΙΑΛΙ - Taverna Periyali
Stegna (Στεγνά) koyunun en sonunda salaş gizli bir lezzet durağı... Yemekler muhteşem.

3-GEL-BLU
Lindos'da canınız tatlı çekerse...




4 Ocak 2012 Çarşamba

BİR EKİM GEZİSİ: Midilli, Lesvos - Μυτιλήνη, Λέσβος

Ayvalık'tan Midilli'ye CundaLines ile geçtik... Cumartesi sabah 9:00 feribotu ile gittiğimiz Midilli'den pazar 19.00 feribotu ile döndük...

Midilli'de Gün Doğuşu

Kaldığımız Otel: Sappho - Σαπφώ
Limandan yürüyerek 10 dakika mesafede deniz kenarında bir oteldi bizimkisi... Önünden yol geçiyor ama hafif gürültüsüne rağmen eğer odanız denize bakan tarafta ise sabah gün doğumunda muhteşem bir manzarası var.






Bir günlük araba kiralayarak dolaştığımız yerler:

Molivos - Μήθυμνα, Μόλυβος
Molivos - Μήθυμνα, Μόλυβος
Deniz kenarında bir dağın yamacında kurulmuş çok güzel taş evlerle bezeli harika manzarası olan kesinlikle gidilmeye değecek, Mora Yarımadasında Monemvasia - Μονεμβασιά sonrasında gördüğüm yerler arasında hafızamda güzel lezzetler bırakan yerlerden biri...

Molivos Yolu Üzerinde
Petra - Πέτρα
Güzel bir sahil kasabası, sahilde denize sıfır pek çok taverna var... Denize girmek için çok güzel bir kumsal

Plomari - Πλωμάρι
Uzonun merkezi... Molivos ve Petra kadar etkileyici olmasa da Plomari'ye giden yolda çok güzel manzaralar yol boyunca size eşlik ediyor...

Lezzetler - Tavernalar:

Kalderimi - Καλντερίμι (Εστιατόριο Ουζερί)
Şehir merkezinde sokak arasında bize çok güzel lezzetler tattıran yer... Yemeden dönülmemesi gereken lezzetler ızgara kalamar (καλαμάρι ψητό) ve şarapta ahtapot (χταπόδι κρασάτο)

Lemoni ke Ladi - Λεμόνι και Λάδι
Suvlaki yani kebap yemek istiyorsanız sahil yolu üzerinde Lemoni kai Ladi'yi bulabilirsiniz. Öğle yemeği için ideal
 
ÖNEMLİ NOTLAR
  1. Cumartesi çok hareketli ama pazar günü adaya bir ıssızlık bir kimsesizlik çöküyor...
  2. Midilli'de araba kullanmak yolların çok virajlı ve dar olması nedeni ile çok kolay olmadı. Ama görülecek yerler düşünüldüğünde tüm o zorlu yolculuğa rağmen kesinlikle araba kiralamaya değer.