Bu Blogda Ara

23 Eylül 2012 Pazar

Samos'a dair çok kısa...

21 Eylül 2012 Cuma...
Dream pansiyon'un önü...
Merdivenlerde oturdum...
Harika bir manzara...
Dünyanın en harika manzarası değil biliyorum ama benim için o an öyle...
Merdivenler...
Evinin önünü temizleyen Yunanlı yaşlı kadın...
Eski sarı boyalı bir ev...
Aradan görünen deniz...
Kırmızı çiçekleri ile sokağı güzelleştiren ağaç...
Sarı bir bayrak...
Yanında oturduğum dökülmeye yüz tutmuş duvar...
Ve sayısız düşünce...

22 Eylül 2012 Cumartesi

Selimiye... Eylül'de Gidilebilecek En Güzel Yerlerden Biri...

18 Eylül 2012 Salı günü Datça'dan sabah erken Selimiye'ye doğru yola çıkıyorum... Selimiye, dağlarla çevrilmiş büyük bir havuz gibi. Eylülde insanın gidip de dönmek istemeyeceği güzellikte...

Otelim Caridea... Denize sıfır... Önünde küçük bir iskelesi, denize kurulmuş hamağı ile sevimli bir otel... Otelimin yanındaki Aurora'dan her müzik sesi geldiğinde anlıyorum ki bir yelkenli daha yeni bir limana doğru yola çıkıyor...

Yemek yenilecek yerler:

Öğle yemeği için bir öneri: K&S Cafe Bistro diye geçse de bizim tabirimizle güzel bir lokanta... Etsiz yaz türlüsü ve cacık yedim... (9 TL)

Akşam yemeği önerileri:
Caridea: Caridea, Otelimin restaurantı... Yemekler normal, ambians ve iyi hizmet yemeklerin lezzetinden çok daha üstün... Sloganları "Gökyüzünde yemek"; gerçekten de öyle gökyüzü ile deniz buluşuyor yemek yediğiniz yerde...

Paprika: Paprika köyün merkezinde... Köy öyle küçük ki aslında heryer köyün merkezinde ama burası için merkezin de merkezi diyebiliriz... Akşam üzeri kahve keyfimi burada yapıyorum, hafif bir akşam yemeği (salata, sigara böreği) de deniyorum. Hepsinde en güzel şeyin sunum olduğunu söylemek doğru olur... Balık yemeği düşünmüyorsanız, hafif birşeyler yemek, bir kokteyl içmek, ya da kahve tatlı keyfi için ideal...
Denememiş olmak ile birlikte bende merak uyandıran iki yer oldu. Biri meşhur Sardunya restaurant'tı... Akşamları çok kalabalık... Diğeri de Aurora... İkisinin de tek dezavantajı önünde yelkenliler olduğu için denize değil de yelkenlilere bakarak yemek yiyorsun...

Selimiye'deki akşam yemeklerinden sonra anladım ki, ortam öyle güzel ki, lezzeti insan sorun etmiyor...
 

21 Eylül 2012 Cuma

Datça anlatılmaz yaşanır...

16 Eylül Pazar sabah erken çıkıyorum yola... Marmaris üzerinden Datça'ya ulaşmak hedefim... Yer ayırtmadım, plan yapmadım... Doğaçlama bir gezi benimkisi... Bir el çantası, bir kitap, terlikler, mayo, güneş kremi...Haydi yolculuk başlasın...

Datça'ya ulaşır ulaşmaz ilk olarak kalacak bir yer aramaya koyuluyorum. Ve otelimi buluyorum, Bora Otel... (www.borahotel.com.tr) Yat limanına yürüme mesafesinde... Bu sizi yanıltmasın Datça'da heryer aşağı yukarı yürüme mesafesinde :) Ama Bora Otel'de kalırsanız limana 2 dk. içinde inebiliyorsunuz... Ben Eylül'de Datça'da olduğum için bulunduğum yer çok gürültülü değildi ama belki Temmuz-Ağustos'ta gürültülü olabilir. Ama Datça'da her zevke uygun kalınabilecek yer var...



Yemek yenilebilecek yerler:
Badem Cafe... Kendi küçük lezzeti büyük bir yer... Yat limanında... Benden sunumu ve lezzeti ile 5 yıldızı aldı (Tatilde olduğum, keyfim de yerinde olduğu için, bir de Datça'nın etkileyiciliğini işin içine katarsak notumun biraz bol olacağını göz önünde bulundurabilirsiniz)... Unutmadan, yemekten sonra sıcak tahin helvası ikram ediyorlar...


Denediğim diğer yerlerden biri de Girit Mutfağı... Denize sıfır, masalar kumsala konmuş... Lezzet 10 numara değil ama ortam, çalan Türk Sanat Müziği parçaları insanı alıp başka bir dünyaya götürüyor... İkramları olan buz gibi kavun ise yemekteki parlayan yıldız...

Eski Datça: Datça'ya gittiyseniz uğramadan geçmek olmaz... Çok küçük olsa da atmosferi güzel... Not: Eski Datça'da yürüken üzümleri kuş yetiştiren bir amca  "Biz yiyorduk, size de ikram edelim" deyip ikram etti...

Datça'da yapılabilecek en güzel şeylerden biri de tekne turuna çıkmak... Ben Burak Tur ile çıktım. Gittiğim yerler: Dilek Mağarası (Yüzmüyorsunuz, sadece görsel), Domuz Çukuru, Hayıt Bükü (Mesudiye), İnce Burun, Akvaryum, Kargı Koyu... Kısa tur diye de adlandırılıyor ama pek de kısa değil 10.30 ile 17.30 arasında... Diğer tur daha erken başlayıp daha geç bitiyor... Bana daha çok yüzmek istiyorsanız kısa turu seçin dediler, çünkü Knidos, Palamut Bükü turunda zamanın büyük kısmı yolda geçiyormuş...