Bu Blogda Ara

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir Amatöreden Yelken ile İlgili Notlar: Az Kullanılmış, Temiz, Kazasız

Sol Baştan: Kaan, Cem, Özge, Aysun, Nilüfer, Recep, Sinem
 
Yelken ile ilgili tüm bilinmesi gerekenler diye bir başlık atmak isterdim ama sadece bir aylık bir temel yelken eğitimi almış bir yılı aşkın bu işe ara vermiş ve neden sonra biraz tesadüf eseri de olsa (NOT: Nilüfer'e sevgiler) ilk yelkenli yarışına katılmış bir amatörden notlar olacak bu yazının başlığı... O nedenle, iyi bir yelkenciyseniz ya da bir profesyonelseniz gülmek için; yelkene yeni yeni merak sarıyorsanız, kafanızda acabalarınız varsa, yelkene bir "beginner"in gözünden bakmak için bu yazıyı okumalısınız...  
 
Ve işte geçen hafta İzmir Yelken Akdemisi (http://www.izmiryelken.com) ile katıldığım Marmaris Uluslararası Yat Kulübü (http://www.miyc.org)  tarafından düzenlenen Loryma Cup sonrası notlar:
 
1. Çok ciddi bir giriş yaptım ama vermek istediğim ilk mesaj bu. Yelken evet keyif işi, yelkenli evet özgürlüğü, yarış evet adrenalini sonuna kadar hissettiğiniz yer ama öncelikle bu iş ciddi bir iş... Önce işini, görevini, sorumluluklarını düzgün bir şekilde yerine getireceksin üzerine bonus olarak size keyif, özgürlük, adrenalin, sefa hediyesi... Disiplin ve keyfin buluştuğu yer diyebilirim. Yarışın hazırlıklarından bitimine teknenin bir sonraki güne hazırlanmasına kadar yapılması gerekenler var ve bunlar sorumluluk duygusu ile yapılmalı ama sonra ayakkabılar çıkıyor ya denize atlanıyor ya da  parmak arası terlikler giyilip sahile zıplanıyor gelsin çaylar :)
2. Bu ilk yarış sonrasında, takımın o yelkenliyi paylaşan 6-7 kişinin arasındaki iletişimin, uyumun, hoş görünün ne kadar önemli olduğunu gördüm. Yelkenli ile yarışmak, bir iletişim, uyum, hoşgörü, saygı, takım çalışması dersi almak gibi... Örneğin, yarış sırasında doğru şeyleri yapabilmek için birbirinizi iyi dinlemelisiniz, yarıştan sonra küçücük bir yelkenlide 6-7 kişi kalabilmek için birbirinize karşı hoşgörülü biraz da saygılı olmalısınız, stresli bir anda tepkilerinize hakim olmalı ve yapılması gerekeni doğru yapmalısınız...
3. Yelkende şu cümle çok önemli "Bana öncelikle skipper'ini (teknenin dümencisi), sonra başüstü adamını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim"... Bizde Kaan ve Sinem dört dörtlük değil dört beşlikti... Yarış yeri geldiğinde çok tehlikeli de olabilir; o nedenle, yeni başlayan biri için onun adına her şeyi düşünen birilerinin olması ve kendinizi güvende hissetmeniz çok önemli... Bu konuda, açıkçası biz Kaan ve Sinem sayesinde çok şanslıydık...
4. Yarışmak güzel kazanmayı istemek çok doğal ama hırsın gözleri kör etmesi anlaşılır değil. Bu nedenle, yarışırken yapılanlar konulu sohbetlerden de anladım ki bu işi severek yapan, sevdiği için yapan, bunun sonuç olarak bir yarış olduğunu unutmayan, kazanmak kadar kaybetmek ile de yeri geldiğinde eğlenebilen bir takımla yarışmak önemli... 
5. Yarışlarda eldiven, ayakkabı, şapka, gözlük, uzun kollu t-shirt, dizlik en önemli yardımcılar...
6. Bayanlar için çok eşyaya gerek yok, bol t-shirt, mayo, bir şort, bir etek, gece uyurken giyilecek bir şeyler yeterli... (Tabi burada olması gerekenlerden konuşuyorum-Sizi imamın söylediğini yapın yaptığını yapmayın :)
7. Teknede uyuyacaksanız küçük bir yastık olmazsa olmaz... 5 günün sonunda özlediğim tek şey galiba yastığımdı :)
8. Uzun yarışta eğer teknenizin mutfağı yoksa ev yemeği candır. Buldunuz mu kaçırmayın. Bir de teknesinde mutfağı olanlar en yakın arkadaşlarınız olmalıdır. Teknesinde kliması olanlara ise kötü gözler ile bakmak serbesttir.
9. Rusların bulunduğu teknelerin yanına mümkünse yanaşılmamalıdır. Yanaşıldıysa bir kulak tıpası önerilir... En önemli geyik "Abi bu adamlar bu kadar içip nasıl hala ayakta duruyor"dur.
10. Yarışmanın en güzel tarafı zihnin tamamen boş bir levha gibi olmasıdır. Bir şey düşünmek isteseniz de hava kalmadıysa yarışın atmosferi buna izin vermez; bu da bir çeşit ruhsal terapidir. Ayrılık acısına, iş stresine, günlük yaşamın basit dertlerine ilaç gibi gelebilir... Bu işe başlayarak kendi kendinize bir reçete yazabilirsiniz.
11. Benim ilk yarışım olduğu için tabiri caiz ise midemde kelebekler uçuşarak gittim "Acaba ben bu işi kıvırabilir miyim?" diye... Dedikleri gibiymiş... Temel yelken eğitimi almış herkes iyi bir konsantrasyon ve onu çok iyi yönlendirebilen, güvenebileceği, deneyimli bir hoca, iyi takım arkadaşları ile yarışa katılabilir.
12. Son söz olarak 5 günlük yarış sonrasında öyle keyif aldım ki, "Çok keyifliydi, kendimi hiç yorgun hissetmiyorum" derken dönünce fark ettim ki hiç anlamadan yamulmuşum... Bir gün sonra 12 saatlik bir uyku beni ancak kendime getirdi :) 
13. Söylenecek daha çooook söz var da ben şunu söyleyeyim bu virüs bir kere kanıma girdi damarlarımda dolaşıyor artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak :)

Eşsiz ada, μοναδικό νησί, unique island = SİMİ - ΣΥΜΗ - SYMI

Artık Türkiye'ye dönüşe iyice yaklaşmıştım ve son durağım Simi... İndiğim anda gözlerimi evlerden alamıyorum. Küçük ama çok sevimli ve belki de nadir bulunan güzellikte bir ada... Bildiğimiz Rodos, Kos, Midilli, Sakız, Samos gibi adalardan farklı bir havası var... Özellikle akşam üzeri merdivenleri çıkarak köye yukarıdan baktığımda güzelliğini ruhumun her köşesinde hissediyorum.
Begonviller Arasından Simi
Kaldığım Pansiyon: Symi Garden Studios. Kilisenin hemen arkasında... Merdiven çıkmadan bir iki dakikada merkeze ulaşabileceğiniz bir pansiyon.

Plajlar: Simi içinde iki ayrı uçta denize girilebilecek iki küçük plaj var. Ama ben çok efor sarf etmeden her saat başı otobüs ile yaklaşık 10 dakikada ulaşabileceğiniz "Pedi Beach"i önerebilirim.

Restaurantlar: Pantelis
Öğle yemeği için çok iyi bir seçimdi. Tek kişilik tabağı iki kişi rahatça bölüşebileceğiniz deniz mahsullü makarna yediğim en iyi deniz mahsullü makarnaydı.
 
Tolos (Θόλος)
Akşam yemeği durağım olan Tolos kesinlikle en doğru kararlardan biriydi. Kesinlikle rezervasyon ile gitmeniz gereken bir yer. Yüzünüzü denize döndüğünüzde limanın sağ tarafında kalıyor. Yolu takip edin deniz kıyısında göreceksiniz. 5-10 dakika yürüyeceksiniz ama değecek. Nazik ve çok güzel bir hizmet vardı. Denize dokunarak, Simi manzarası eşliğinde lezzetli yemekler yiyebileceğiniz bir yer. Tek kelime ile harika...

Simi karidesini deneyebilirsiniz...










Yunanistan'da Feribot Yolculuğunda Dikkat Edilecekler:




1. Uzun yolculuklarda ucuz ama rahat seyahat için "airplane seat" tercih edilebilir. Yok ben daha ucuz bir yolculuk yapayım diyorsanız ekonomi tipi bilet ("deck" seat) de mevcut ama 1,5-2 saat önce feribotta olup güzel bir yer kapmalısınız. Çünkü bir koltuğunuz bulunmuyor bu tür bilette, açık alanda ya da kapalı alanda bulduğunuz diğer bir ifade ile kaptığınız yere oturabilir, orada bir şeyler yiyebilir, uzanıp uyuyabilirsiniz. Eğer güzel bir yer kaparsanız bence kabin ya da airplane seat bileti almadan da rahat bir yolculuk yapabilirsiniz. "Airplane seat" derken de "business class" koltuklar beklemeyin. Hafif yatabilir bir otobüs koltuğu diyelim bu koltuklar için. Kabinde yolculuk etmediğim için bu konuda yorum yazamıyorum.
2. Feribotlarda yeterince ve çeşitli yiyecek ve içecek olanakları var; yanınızda bir sürü yiyecek taşımanıza gerek yok.
3. Genelde yazın klima nedeni ile çok soğuk oluyor. Uzun kollu bir şeyler, şal, çorap taşımanızı öneririm.
4. Küçük bir yastık kullanışlı olabilir.
5. Özellikle gece yolculuklarında yerde uyuyanlar gibi görüntülere hazırlıklı olmalısınız.
6. Atina'dan Türkiye'ye yakın adalara yolculuk 10 saati aşsa da o kadar ürkütücü değil. Sohbet ederek, bir şeyler oynayarak, okuyarak, dışarıda güneşin batışını ya da doğuşunu seyrederek, kahvenizi yudumlayarak zaman geçirebilirsiniz ve feribot ucuz ve keyifli bir seçenek olabilir.
 

26 Ağustos 2013 Pazartesi

MERAKLISINA SPETSES - ΣΠΕΤΣΕΣ

Spetses benim için Hydra'dan sonra biraz hayal kırıklığıydı. Elbette bu biraz da beklentileriniz ile ilgili... Aslında belki de hayal kırıklığı gibi bir ifadeyi hak etmeyecek kadar güzel bir sahili, Yunan tarzı evleri var... Sadece bu atmosferi Türkiye'de Datça'da, Kaş'da, Yunanistan'da bize yakın adalarda Kos'da, Samos'da yakalamak da mümkün... Ama yine de Hydra'ya kadar gidiyorsanız bir gün ayırabilirsiniz bence...


Kaldığım Otel: Faros Hotel -  Limanda indiğiniz yerden sadece beş dakika uzaklıkta, bir gece konaklamak için fiyat kalite dengesi gayet güzel. Zaten odaya bir tek uyumak için gidildiği düşünülürse Faros Hotel tercih edilebilir.

Ακρογιαλιά (Akrogialia) Denize sıfır bir restaurant... Toplasan 10 masası var. Burada da rezervasyonu öneririm, özellikle kalabalık iseniz. İnsancıl bir hizmet var. Yemekler çok lezzetli... Fiyatlar Spetses'e göre normal; Yunanistan'a göre biraz ortanın üzeri. SON SÖZ: Manzarası yeter...
Konum (Location): 5* Lezzet (Taste): 4* Fiyat (Price): 3*




 

Anlatmaya Kelimelerin Yetmediği Ada: Ύδρα - Hydra

Hydra'ya ulaşım deniz yolu ile gerçekleşiyor. Ben de 11 Ağustos Pazar günü Pire'den (Πειραιάς) Hydra'ya Hellenic Seaways'in (www.hellenicseaways.gr - online rezervasyon / satın alma yapabilirsiniz ama en az bir saat öncesinde biletinizi bir acenteden almak zorundasınız, Pire limanında acente var ve Pazar günü de açık) Flying Cat 6 isimli adına yakışır hızlı feribot ile 1,5 saatte ulaşıyorum.

 
Hydra insanı varıldığı anda etkisi alına alan Atina'ya sadece 1,5 saat uzaklıkta harika bir ada. Bol yürüyüş yapılabilecek patikalar var. Plajlara 10-15 dakikada yürüyerek ulaşmak mümkün. Deniz kristal berraklığında. Adada araba, otobüs gibi kara ulaşım araçları bulunmuyor... Yükler eşekler ile taşınıyor. Bu da adada huzurlu bir ortam yaratıyor. Daha ilk dakikadan itibaren Hydra'ya bayılıyorum. Burada 2 gece kalma kararı çok iyi bir kararmış.
 
Hydra'nın insanı dinlendiren bir güzelliği var. Her şey rahat burada. Acelesi yok hiç kimsenin. Deniz açık yeşil renkte başlayıp az ileride koyu mavi bir sonsuzluğa gidiyor. Dalga sesi hoş bir seda. Ruhu dinlendirmek için ideal. Bu görüntüyü ve hissi ruhumun bir yerlerine kaydedebilmeyi ve kışın yoğun temposunda hayal edip kendimi tekrar rahatlatabilmeyi istiyorum.
 
Kaldığım Otel: Glaros Guest House
Limana yürüyerek sadece 5 dakika uzaklıkta. Plajlara ise 10-15 dakika... İnternet bağlantısı odada gayet iyiydi. Beklentinizi çok yüksek tutmazsanız, bir-iki günlük konaklama için ideal bir pansiyon...
 
Restaurantlar:
 
To Pefkaki (Το Πευκάκι) Σκιερό και γραφικό σημείο πριν από τα Καμίνια, με μπακαλιαροκεφτέδες και άλλους μεζέδες. Αποτελεί καλή στάση για όποιον επιστρέφει περπατώντας από τις παραλίες του Βλυχού και του Παλαμιδά.
To Pefkaki'nin Manzarası
Limandan kalenin tersi yöne doğru (plajlara doğru) 15-20 dakikalık bir yürüyüş sonunda ulaşacağınız bir restaurant. Gece yolda aydınlatma var ama ben tek başıma olduğum için göze alamadım ve öğle yemeğine gittim. Denize sıfır değil ama deniz manzarası var. Salaş, sevimli bir yol üzeri restaurantı. Ben karides yedim. Karides kabuklu geliyor tam benim sevdiğim gibi. Gördüğüm anda burası lezzetli bir restaurant dediğim ve haklı çıktığım bir yer. Çam ağaçları altında keyifli bir yer...  
 
Psaropoula (ψαροπούλα) Για όσους θέλουν να παραμείνουν για φαγητό στην καρδιά του λιμανιού, μια ταβέρνα με ψάρι, κρέας και μαγειρευτά
 
Psaropoula'nın 2 restaurantı var. Sahipleri aynı menüleri farklı. Biri hemen limana yakın ikincisi köşede yukarıda merdivenler ile çıkıyorsunuz terasa... Terasın manzarası güzel. Hafif "tiki" bir yer tercih ediyorsanız yukarı, yok geleneksel bir ortam istiyorum (biraz da hesaplı olsun) diyorsanız aşağıdakine gitmelisiniz. Yemek için Hydra'daki iyi seçeneklerden biri.
 
Sunset Restaurant: Το ηλιοβασίλεμα και η θέα στη θάλασσα συνδυάζονται με προσεγμένα πιάτα και ωραία ατμόσφαιρα
 
Adı üzerinde denize sıfır, harika bir manzarası var. Garsonlar bana çok nazik gelmedi. Roka salatası çok lezzetliydi. Yer ayırtmak iyi olabilir gitmeden önce. Manzara kesinlikle adını hak ediyor fiyat ise orta ve belki biraz orta üzeri...
 
Omilos:  Εστιατόριο-μπαρ αριστερά του λιμανιού με όμορφο μπαλκόνι πάνω από τη θάλασσα.  
Gece Omilos'un Dışarıdan Görüntüsü
Geleneksel değil ama konumu ile göz alıyor. Ben yer bulamadığım için deneyemedim ama dolu olması yemeklerinin lezzetli olduğuna bir işaret denenebilir.
 
Denize girmek, birşeyler içmek için ideal yerler...
 
Hydroneta (Υδρονέτα) Küçücük bir beach bar... Gizli kenarda köşede kalmış ama çok güzel. Spilia Beach Bar'ı geçiyorsunuz, Sunset Restaurant'ın içinden de geçiyorsunuz hemen ileride... Ben denize atlamayı dasevdiğim için avuç içi kadar (abartısız) plaja, ortama bayılıyorum. Ayrıca gün batımının da muhteşem olduğunu belirtmeliyim...

Hydroneta'da Gün Batımı
Spilia da Hydroneta gibi güzel bir beach bar... Akşam rahat şezlonglarına oturup içkinizi yudumlayabilirsiniz....

Bir de sonuç cümlesi yazayım, Hydra kesinlikle tekrar gidilecekler listemde ilk sıralarda...
 
 
 



22 Ocak 2013 Salı

Seyahatlerde En Sevdiğim Anlar

  • Bilmediğin bir şehirde kaybolup tesadüfen harika küçük bir restaurant bir bar bir kafeterya bir manzara bulmak ve kendini dünyanın en şanslı insanı gibi hissetmek...
  • Bilmediğin bir şehirde kaybolup yolunu ararken kendini birden otelinin önünde bulmak...
  • Haritayla dolaşıp işaretlediğin her hedefe ulaşmak ve haritada daire içine almak...
  • Plan yapmadan ya da çok az plan ve beklenti ile yola çıkmak...
  • Rahatsız bir tren ya da gemi yolculuğunda valizini tabure gibi kullanıp ayaklarını uzatabilmek, plaj havlunla başının altına yastık yapmak...
  • Sabah elde bir kahve ile gidilecek yere hızlı adımlarla yürümek...
  • Treni kaçırıp ya da yanlış trene binip aslında bulunduğun yerin görülmesi gereken harika bir yer olduğunu keşfetmek...

Tüm bunları yazarken neyi anlıyorum biliyor musunuz aslında ben tesadüfleri ve plansızlığı için seviyorum seyahatlerimi...