17 Haziran 2014 PC 2450 İzmir ADB- Gaziantep GZT Gate 242, 22F, 10:40
Bu Gaziantep gezisini 19. Ulusal Pazarlama Kongresi nedeni ile yapıyorum. O nedenle, bir şehir gezgininin notlarını bulamayacaksınız... Benimkisi sunumlar arasında Gaziantep hakkında az da olsa fikir edinmek için koşarcasına şehri gezen birinin notları olacak.
Öncelikle biz DEDEMAN CONVENTION HOTEL'de kaldık. Odaları çok güzeldi. İş seyahati için ideal bir otel bence... Fakat yemeklerinin yüksek Gaziantep beklentisi içinde olan müşterileri için çok başarılı olduğunu düşünmüyorum. Herşeyi hoşgörülebilirdi de bu gezi için bizlere en büyük dezavantajı şehre olan yaklaşık yarım saatlik uzaklığıydı. Otelden şehre minibüs var ama yine de niyeti Gaziantep'i gezmek olan birine ben Gaziantep içinden bir otel öneririm.
Genel olarak konuşmalar arasında 1885 yılında Halep Valisi Cemil Paşa'nın emri ile inşa edilen ŞİREHAN Otel'in adı telaffuz edildi. İpekyolu üzerindeki en büyük kervansaray olarak tanımlanıyor bu otel kendi Web sitesinde. Mayıs 2013'de restorasyonu tamamlanıp hizmete açılmış. Denememiş olmak ile birlikte tarihi koklamak için iyi bir seçenek olabilir diye düşündüm.
Gaziantep'de Yeme-İçme
Gaziantep ve yemek deyince akla kebap ve baklava geliyor. Kebap ve baklava denince de en bilinen isim İmam Çağdaş. Ama gezi sırasında has bir Gaziantepli'nin kebap ya da baklava yemek için İmam Çağdaş'ı pek tercih etmediğini öğreniyorum. Ama merakıma engel olamayıp burada bir lahmacun, ayran ikilisi denediğimi de söylemeliyim. Ben bir "kebap aşığı" değilim o nedenle kalitesi konusunda yorum yapamam ama benim damağıma oldukça lezzetli geldiğini söyleyebilirim.
Gezilerle ilgili en önemli şeyin "önerilere kulak kabartırken" öncelikle "kendiniz deneyimlemeden karar vermemek" olduğunu düşünüyorum. Çünkü zevkler farklılaşıyor ve size çok keyifli gelen birşey başkasına hiç bir tat vermeyebiliyor.
BAKLAVA İÇİN ÖNERİLER: KOÇAK
İçeri girer girmez insanı saran bir tereyağı kokusu var. Altın sarısı baklavalar göz kamaştırıyor. Baklavanın pırıltılı sarısı ve antep fıstığının yeşili arasındaki uyum harika. Lezzet 10 numara beş yıldız. Dolama, havuç ve şöbiyet. Ben en çok şöbiyeti beğendim...
En çok adı geçen yiyecekler: Antep fıstığı, kırmızı biber, dolma baharatı, köfte baharatı, baklava, şöbiyet, havuç, yuvalama, Balcan Kebabı (Patlıcan Kebabı), haşhaş kebabı.
Yuvalama hakkında azıcık konuşayım. Ben bu yemeği otelde deneme şansı buldum o nedenle geleneksel bir Antep yemeği olan "Yuvalama"yı beğenmemiş olmamı bir kriter olarak kabul etmek doğru olmaz. Hazırlaması çok zahmetli olan bu yemeği "Yuvalama Çorbası" diye adlandırdığınızda Antepli kadınlar bozlurmuş ve çorba değil yemek dermiş. Bu gerçeği bilin ve denemeden dönmeyin bence.
Birkaç restaurant ve kebapçı önerisi: Tekrarlıyorum kendi deneyimlerim olmadığı için güvenilir diyemem ama sohbetlerde adını duyduğum bir iki mekanı söyleyeceğim: Aşina, Bayazhan, Sahan, Küşlemeci Halil Usta
20 Haziran Cuma - HALFETİ-RUM KALE GEZİSİ
Gitmeden önce gitsem mi acaba gitmesem mi dediğim ama gidince iyi ki gelmişim diye düşündüğüm yer oldu Halfeti... Halfeti, Fırat'ın kıyısında küçücük bir köy. 1999 yılından itibaren yerel halktan insanlara kaptanlık eğitimi verilip takalar ile turistik geziler düzenlenmeye başlanmış Fırat'ın üzerinde. Tekne gezisinde son durak SAVAŞAN KÖYÜ. Köyün camisi Fırat nehrinin suları altından kalmış ve sadece minaresi görünüyor. Turun en etkileyici görüntülerinden biri buydu benim için.
Burada biz yemek molasını Çeşm-i Han restaurantta verdik. Haşhaş kebabı denenebilir. Ama lezzetin ya da genel ortamın eh işte olduğunu söylemeliyim Çeşm-i Han'da.
Bu arada Fırat nehri görüntüsü ile devamlı denizi çağrıştırıyor. Antep'de olduğumuzu bilmesek bir sahil kasabasında olduğumuzu düşünebiliriz.
Gaziantep Halfeti arası yaklaşık 100 km ve 1,5 saat. Halfeti yolu üzerinde Kelaynak Kuşları'nı (BALD İBİS) görmek üzere duruyoruz. Dünyada sadece Türkiye'de (Birecik/Urfa) ve Fas'da az sayıda koruma altında Kelaynak bulunuyormuş. 36 yıldır Türkiye'de koruma altında bulunan Kelaynaklar ağır tarımsal kimyasallar nedeni ile büyük zarar görmüşler ve sayıları 9'a kadar düşmüş. Şuan ise koruma sonucunda 162 adet Kelaynak var. Bir aileden yılda bir kere 4 yumurta elde ediliyor. 28 günlük bir kuluçka süresi var. 5 yıl boyunca üremiyorlar ve ilk 5 yılın sonunda ergen düzeyine ulaşıyorlar. Bu işe gönlünü vermiş olduğu görülen Mustafa Bey tüm detayları içtenlik ve heves ile anlatıyor.
GAZİANTEP'DE ALIŞ-VERİŞ
Kutnu Kumaş: Ben çok beğendim özellikle masaörtüsü olarak dekoratif amaçlı kullanım için çok güzel. Bakırcılar çarşısındaki KÜBBÜŞAH'a bakabilirsiniz.
Bakır: Bakırcılar Çarşısı ve etrafında yüzlerce çeşit var. Eminim çok özel ustalar ve çalışmaları da vardır ama turistik alan içinde olan herşey birbirinin aynı gibi. Ama elbette bakır ve bakırcılar çarşısı Gaziantep'in simgesi.
Baharat: Heryerde çok çeşit ver. Biz alışverişimizi tavsiye üzerine ZEYTİN HAN'dan yaptık.
Gaziantep Peyniri: Köy peynirinin biraz tuzlusu gibi. Benim damak tadıma çok uyduğunu söyleyebilirim.
Kahve: Tahmis Kahvesi en ünlü yer. Gece 11.30-12.00'ye kadar açıktı. En değişik/ünlü kahvesi MENENGİÇ KAHVESİ. Yarım yağlı sütle az şekerli yapılan bir kahve. İtiraf etmeliyim ki ben bitiremedim ve hiç de sevmedim. Üzerine şekersiz bir Türk kahvesi söyleyip "İşte kahve budur!" dedim.
Gümrük Han'da fincanda pişen dibek kahvesi de kahve sever birisinin denemesi gerekenlerden...
EN SONA GAZİANTEP'İN EN GÜZELİNİ BIRAKTIM!!! Zeugma Mozaik Müzesi
Zeugma, MÖ 300 civarında Büyük İskender'in generallaerinden biri tarafından kurulmuş antik bir şehir. Bugün Gaziantep ilinin Nizip ilçesine 10 km uzaklıktaki BELKIS köyü eteklerindedir.
Türkiye'de gördüğüm en modern ve etkileyici müzelerden biri Zeugma Mozaik Müzesi. Dünyanın bir numaralı mozaik müzelerinden birisi ve iyi bir rehber eşliğinde tadı damakta kalan bir tur. Işıklandırma, sergileme, bilgilendirme ile adeta o döneme gidiyorsunuz müzenin içerisinde.
Çingene kızı olarak bilinen Mainad Mozaiği 2. katta ve karanlık bir odada sunulan mozaik, çingene kızın bakışlarına odaklanmak için tasarlanmış.
Bir başka beni etkileyen mozaik ve hikaye de... Efsaneye göre Psyche, bilinmeyen bir ülkede yaşayan, eşsiz güzellikte bir prensestir. Psyche o kadar güzeldir ki onu bir kez gören erkekler tanrıça Afrodit'e tapınmaktan vazgeçerler. Afrodit bu duruma çok bozulur, oğlu Eros'a bu kızı dünyadaki en çirkin adama aşık etmesini emreder. Ne var ki Eros'un oku bu kez kendi yüreğine isabet etmiştir. Eros, Psyche'yi başka bir adama aşık edeceği yerde, kıza kendisi aşık olur ve meltem (batı rüzgarı) tanrısı Zephyros'un da işbirliği ile kızı yanına, kimsenin bilmediği bir saraya kaçırtır. Ölümlülerin bir tanrının yüzünü görmeleri yasak olduğundan Eros, kimliğini Psyche'den gizli tutar ve ona kendisine asla bakmamasını söyler. Birlikte oldukları oda bu yüzden her zaman kapkaranlık tutulmaktadır. Derken günün birinde Psyche, Eros'tan, çok özlediğini söylediği kızkardeşleri ile kendisini görüştürmesini rica eder. Eros buna razı gelir. Fakat saraya gelen kızkardeşler, görkemi karşısında küçük dillerini yuttukları sarayda yaşayan kardeşlerini ölesiye kıskandıkları için, Psyche'nin aklına olmadık kuşkular, meraklar sokarlar. Bir kahin, kızlara Psyche'nin kocasının bir canavar olacağını söylemiştir. Psyche işittiği bu laflar neticesinde içini kemirmeye başlayan meraka yenik düşerek bir gece, yanında uyumakta olan Eros'un yüzüne ışık tutar. Zavallı kız, gözlerinin önünde çirkin bir yılan değil de dünyanın en yakışıklı gencini görünce öylesine büyülenir ki aşkın verdiği dalgınlıktan, elindeki kandilden birkaç damla yağı Eros'un üzerine damlatır. Eros, büyük bir aldatılmışlık duygusu ve hayal kırıklığı içinde uyanır, durumu anlar anlamaz da sarayı terk eder. (Not: Hikayeyi tam hatırlayamadığım için http://yunanmitolojisi.com/tags/ask-tanrisi.html adresinden aldım)
Bu Gaziantep gezisini 19. Ulusal Pazarlama Kongresi nedeni ile yapıyorum. O nedenle, bir şehir gezgininin notlarını bulamayacaksınız... Benimkisi sunumlar arasında Gaziantep hakkında az da olsa fikir edinmek için koşarcasına şehri gezen birinin notları olacak.
Öncelikle biz DEDEMAN CONVENTION HOTEL'de kaldık. Odaları çok güzeldi. İş seyahati için ideal bir otel bence... Fakat yemeklerinin yüksek Gaziantep beklentisi içinde olan müşterileri için çok başarılı olduğunu düşünmüyorum. Herşeyi hoşgörülebilirdi de bu gezi için bizlere en büyük dezavantajı şehre olan yaklaşık yarım saatlik uzaklığıydı. Otelden şehre minibüs var ama yine de niyeti Gaziantep'i gezmek olan birine ben Gaziantep içinden bir otel öneririm.
Genel olarak konuşmalar arasında 1885 yılında Halep Valisi Cemil Paşa'nın emri ile inşa edilen ŞİREHAN Otel'in adı telaffuz edildi. İpekyolu üzerindeki en büyük kervansaray olarak tanımlanıyor bu otel kendi Web sitesinde. Mayıs 2013'de restorasyonu tamamlanıp hizmete açılmış. Denememiş olmak ile birlikte tarihi koklamak için iyi bir seçenek olabilir diye düşündüm.
Gaziantep'de Yeme-İçme
Gaziantep ve yemek deyince akla kebap ve baklava geliyor. Kebap ve baklava denince de en bilinen isim İmam Çağdaş. Ama gezi sırasında has bir Gaziantepli'nin kebap ya da baklava yemek için İmam Çağdaş'ı pek tercih etmediğini öğreniyorum. Ama merakıma engel olamayıp burada bir lahmacun, ayran ikilisi denediğimi de söylemeliyim. Ben bir "kebap aşığı" değilim o nedenle kalitesi konusunda yorum yapamam ama benim damağıma oldukça lezzetli geldiğini söyleyebilirim.
Gezilerle ilgili en önemli şeyin "önerilere kulak kabartırken" öncelikle "kendiniz deneyimlemeden karar vermemek" olduğunu düşünüyorum. Çünkü zevkler farklılaşıyor ve size çok keyifli gelen birşey başkasına hiç bir tat vermeyebiliyor.
BAKLAVA İÇİN ÖNERİLER: KOÇAK
Türk Lokumuna rakip Türk Baklavası Özge... :) |
En çok adı geçen yiyecekler: Antep fıstığı, kırmızı biber, dolma baharatı, köfte baharatı, baklava, şöbiyet, havuç, yuvalama, Balcan Kebabı (Patlıcan Kebabı), haşhaş kebabı.
Yuvalama hakkında azıcık konuşayım. Ben bu yemeği otelde deneme şansı buldum o nedenle geleneksel bir Antep yemeği olan "Yuvalama"yı beğenmemiş olmamı bir kriter olarak kabul etmek doğru olmaz. Hazırlaması çok zahmetli olan bu yemeği "Yuvalama Çorbası" diye adlandırdığınızda Antepli kadınlar bozlurmuş ve çorba değil yemek dermiş. Bu gerçeği bilin ve denemeden dönmeyin bence.
Birkaç restaurant ve kebapçı önerisi: Tekrarlıyorum kendi deneyimlerim olmadığı için güvenilir diyemem ama sohbetlerde adını duyduğum bir iki mekanı söyleyeceğim: Aşina, Bayazhan, Sahan, Küşlemeci Halil Usta
20 Haziran Cuma - HALFETİ-RUM KALE GEZİSİ
Gitmeden önce gitsem mi acaba gitmesem mi dediğim ama gidince iyi ki gelmişim diye düşündüğüm yer oldu Halfeti... Halfeti, Fırat'ın kıyısında küçücük bir köy. 1999 yılından itibaren yerel halktan insanlara kaptanlık eğitimi verilip takalar ile turistik geziler düzenlenmeye başlanmış Fırat'ın üzerinde. Tekne gezisinde son durak SAVAŞAN KÖYÜ. Köyün camisi Fırat nehrinin suları altından kalmış ve sadece minaresi görünüyor. Turun en etkileyici görüntülerinden biri buydu benim için.
Burada biz yemek molasını Çeşm-i Han restaurantta verdik. Haşhaş kebabı denenebilir. Ama lezzetin ya da genel ortamın eh işte olduğunu söylemeliyim Çeşm-i Han'da.
Bu arada Fırat nehri görüntüsü ile devamlı denizi çağrıştırıyor. Antep'de olduğumuzu bilmesek bir sahil kasabasında olduğumuzu düşünebiliriz.
Gaziantep Halfeti arası yaklaşık 100 km ve 1,5 saat. Halfeti yolu üzerinde Kelaynak Kuşları'nı (BALD İBİS) görmek üzere duruyoruz. Dünyada sadece Türkiye'de (Birecik/Urfa) ve Fas'da az sayıda koruma altında Kelaynak bulunuyormuş. 36 yıldır Türkiye'de koruma altında bulunan Kelaynaklar ağır tarımsal kimyasallar nedeni ile büyük zarar görmüşler ve sayıları 9'a kadar düşmüş. Şuan ise koruma sonucunda 162 adet Kelaynak var. Bir aileden yılda bir kere 4 yumurta elde ediliyor. 28 günlük bir kuluçka süresi var. 5 yıl boyunca üremiyorlar ve ilk 5 yılın sonunda ergen düzeyine ulaşıyorlar. Bu işe gönlünü vermiş olduğu görülen Mustafa Bey tüm detayları içtenlik ve heves ile anlatıyor.
GAZİANTEP'DE ALIŞ-VERİŞ
Kutnu Kumaş: Ben çok beğendim özellikle masaörtüsü olarak dekoratif amaçlı kullanım için çok güzel. Bakırcılar çarşısındaki KÜBBÜŞAH'a bakabilirsiniz.
Bakır: Bakırcılar Çarşısı ve etrafında yüzlerce çeşit var. Eminim çok özel ustalar ve çalışmaları da vardır ama turistik alan içinde olan herşey birbirinin aynı gibi. Ama elbette bakır ve bakırcılar çarşısı Gaziantep'in simgesi.
Baharat: Heryerde çok çeşit ver. Biz alışverişimizi tavsiye üzerine ZEYTİN HAN'dan yaptık.
Gaziantep Peyniri: Köy peynirinin biraz tuzlusu gibi. Benim damak tadıma çok uyduğunu söyleyebilirim.
Kahve: Tahmis Kahvesi en ünlü yer. Gece 11.30-12.00'ye kadar açıktı. En değişik/ünlü kahvesi MENENGİÇ KAHVESİ. Yarım yağlı sütle az şekerli yapılan bir kahve. İtiraf etmeliyim ki ben bitiremedim ve hiç de sevmedim. Üzerine şekersiz bir Türk kahvesi söyleyip "İşte kahve budur!" dedim.
Gümrük Han'da fincanda pişen dibek kahvesi de kahve sever birisinin denemesi gerekenlerden...
EN SONA GAZİANTEP'İN EN GÜZELİNİ BIRAKTIM!!! Zeugma Mozaik Müzesi
Zeugma, MÖ 300 civarında Büyük İskender'in generallaerinden biri tarafından kurulmuş antik bir şehir. Bugün Gaziantep ilinin Nizip ilçesine 10 km uzaklıktaki BELKIS köyü eteklerindedir.
Türkiye'de gördüğüm en modern ve etkileyici müzelerden biri Zeugma Mozaik Müzesi. Dünyanın bir numaralı mozaik müzelerinden birisi ve iyi bir rehber eşliğinde tadı damakta kalan bir tur. Işıklandırma, sergileme, bilgilendirme ile adeta o döneme gidiyorsunuz müzenin içerisinde.
Çingene kızı olarak bilinen Mainad Mozaiği 2. katta ve karanlık bir odada sunulan mozaik, çingene kızın bakışlarına odaklanmak için tasarlanmış.
Bir başka beni etkileyen mozaik ve hikaye de... Efsaneye göre Psyche, bilinmeyen bir ülkede yaşayan, eşsiz güzellikte bir prensestir. Psyche o kadar güzeldir ki onu bir kez gören erkekler tanrıça Afrodit'e tapınmaktan vazgeçerler. Afrodit bu duruma çok bozulur, oğlu Eros'a bu kızı dünyadaki en çirkin adama aşık etmesini emreder. Ne var ki Eros'un oku bu kez kendi yüreğine isabet etmiştir. Eros, Psyche'yi başka bir adama aşık edeceği yerde, kıza kendisi aşık olur ve meltem (batı rüzgarı) tanrısı Zephyros'un da işbirliği ile kızı yanına, kimsenin bilmediği bir saraya kaçırtır. Ölümlülerin bir tanrının yüzünü görmeleri yasak olduğundan Eros, kimliğini Psyche'den gizli tutar ve ona kendisine asla bakmamasını söyler. Birlikte oldukları oda bu yüzden her zaman kapkaranlık tutulmaktadır. Derken günün birinde Psyche, Eros'tan, çok özlediğini söylediği kızkardeşleri ile kendisini görüştürmesini rica eder. Eros buna razı gelir. Fakat saraya gelen kızkardeşler, görkemi karşısında küçük dillerini yuttukları sarayda yaşayan kardeşlerini ölesiye kıskandıkları için, Psyche'nin aklına olmadık kuşkular, meraklar sokarlar. Bir kahin, kızlara Psyche'nin kocasının bir canavar olacağını söylemiştir. Psyche işittiği bu laflar neticesinde içini kemirmeye başlayan meraka yenik düşerek bir gece, yanında uyumakta olan Eros'un yüzüne ışık tutar. Zavallı kız, gözlerinin önünde çirkin bir yılan değil de dünyanın en yakışıklı gencini görünce öylesine büyülenir ki aşkın verdiği dalgınlıktan, elindeki kandilden birkaç damla yağı Eros'un üzerine damlatır. Eros, büyük bir aldatılmışlık duygusu ve hayal kırıklığı içinde uyanır, durumu anlar anlamaz da sarayı terk eder. (Not: Hikayeyi tam hatırlayamadığım için http://yunanmitolojisi.com/tags/ask-tanrisi.html adresinden aldım)
"BİLİNMEZİ BİLİNİR KILMA; BİLİNİRSE AŞK OLMAZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder