"Genel olarak geziler sonrasında hazırladığım nerede kaldım, ne yedim, nerelerde yedim, nereleri gördüm gibi bir düzende yazmayacağım Barselona'yı... Çünkü bence burası sokaklarında kaybolunarak, yüreğin seni nereye götürüyorsa oraya giderek orada durarak gezilecek bir şehir."Elbette ben de gelmeden önce blogları şöyle bir okudum ve kendime görmeden dönme listesi yaptım ama buraya gelince burayı çok da fazla plan yapmadan yaşamanın çok daha keyifli olacağına karar verdim.
O nedenle, görmeden dönmeyin denen pek çok yeri belki görmeden döneceğim ama zihnimde ve ruhumda güzel bir tatla.
Şimdi Barselona'ya dair dolaşırken aldığım bazı notlar:
- Barselona yeşil ile büyük bir şehrin ve tarihin buluşması gibi. Doğa şehre o kadar hakim ki şehirde değilmişsiniz gibi hissediyorsunuz.
- TAPAS: Yemeğin lezzeti biraz da ruh halinde gizli. Ayakta yenen bir yemek iyi bir ruh hali ile birleşirse Barselona'da bir tapas restaurantındasınız demektir.
- Sagrada familia çok ihtişamlı bir kilise. Ben dini o derece büyük bir ihtişam ile örtüştüremiyorum. Tanrıya olan sevgiyi ve inancı göstermek için de o büyük ihtişama gerek olduğuna inanmıyorum. Ama gördüğüm o büyük ihtişamlı kilisenin arkasında büyük, zihni zorlayan bir İLHAM gördüm ve o kişinin o ilhamı Tanrı düşüncesinden aldığını düşününce Sagrada familia benim için daha ilginç oldu. Ne anlatmak istediği ile ilgilenmeseniz bile nasıl anlattığına kayıtsız kalmanız imkansız.
- Gaudi hayal gücünün mimari ile buluşması ama mimarinin bizim görmeye alışık olduğumuz keskin çizgilerine, planlarına inat hayalin gücünü kaybetmemesi gibi.
- Park Güell, beni harika bir manzara eşliğinde hayal dünyasına götürdü.
- 2. günün sonunda tapas yemenin raconuna alışabildim. Ciudad Condal'da yarım litre sangria eşliğinde... Barselona tapas cenneti ve bence tapas bizim yeme zevkimize çok uygun. Özellikle tek kişi yolculuk yapıyorsanız küçük porsiyonlar ile bir sürü şeyi tadabiliyorsunuz.
- Kararlar kararlar: Barselona'da karar verdim; bundan sonra hiçbir şehri koştur koştur gezmeyeceğim. Aman şehirdeki görülmesi gereken her yeri göreyim diye çıktığımız tatilleri bir koşuşturmacaya çeviriyoruz. Bir yerdeki herşeyi görmemiş olmak bir kayıp değil; o şehri tekrar görme nedeni olabilir ancak!
- Barselona beni gerçek hayattan çekip çıkardı sanki; tam da istediğim gibi!!!
- Sangria içtikçe dünyanın umrunuzda olma düzeyi düşüyor. (Bu kötü açıklamalar da Sangria'nın suçu :) )
- Barselona insana kendini devamlı aç hissettiren bir şehir. Tam doydum derken son lokmanın lezzeti ile tekrar acıkıyorsunuz.
- Ve İzmir'de bir tapas partisi vermek şart oldu dedirten şehir (NOT: O partiyi verdim :)
"Evdeki Tapas Party" :) |
- Burada en zevk aldığım şeylerden biri ara sokaklarda kaybolmak ve keşfetmekti.
- Barselona hayata verilen bir mola gibi ve hayatı dibine kadar hissettiğin...
- Plaça Reial'de havuz başında içtiğim yarım litre sangrianın hafif baş dönmesi ile oturuyorum. Gaudi tasarımı sokak lambaları beni düşündürüyor. Barselona o kadar Gaudi kokuyor ki an gelmiyor ki onunla ilgili birşey düşünmeyin.
"BARSELONA'DA KENDİMİ HEP BİR FİLM KARESİNDE GİBİ HİSSEDİYORUM." 1.7.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder